Hasanoğlan Çalışması

Köy Enstitüleri fikri, dönemin İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç tarafından ortaya konmuş, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in yorumu ve “iş için iş içinde işle eğitim” sloganıyla 1940ların Türkiye’sine uyarlanarak hayata geçirilmiştir.Bilinenlerin uygulamayla birlikte üretime, işe dönüştüğü bu eğitim kurumlarında köylü-şehirli arasındaki uçurumun kapatılması amaçlanmıştır. Köy Enstitüleri’nde eğitim derslerinin yanı sıra tarım ve güzel sanatlar alanındaki çalışmalar ve bunlara ek olarak erkek öğrencilerin yapıcılık,demircilik ya da marangozluk; kız öğrencilerin de el işi,biçki-dikiş ya da yemek alanlarında eğitim aldıkları, yani kendi kendilerine yetebilmeyi öğrenerek hayata hazırlanmadıkları aksine  hayatı orada yaşadıkları görülür. Bu kendi kendine yetebilme çabası onları bugünkü sistemin içindekilerden,bizlerden, başkalarına bağlı, bağımlı yaşamaya zorunlu olmamalarıyla farklı ve yüce kılar. Fakat sorgulayan insanın sürüdeki olmak istemeyeceğinden,aydınlanacağından ve etrafına saçtığı ışıkla, fikirleriyle başkalarını da aydınlatacağından korkulmasıyla köy enstitüleri bir takım karalamalarla önce toplumun hafızasından  daha sonra da Türkiye eğitim kitabından silinen bir sayfa olmuştur.


Biz de Eğitim Topluluğu olarak birtakım kuruluşlarla birlikte bu paylaşım ve işbirliği ortamını unutmadık. Bu bakış açısını sorgulayan bir tavırla sahiplenişimizi 3-6 Temmuz 2009 tarihinde daha önce Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü olarak, şimdi de  Hasanoğlan Atatürk Anadolu Öğretmen Lisesi olarak kullanılan alanda  ilk perdemizi açarak uygulamalı bir şekilde yaşadık. Yine aynı anlayışla  2-4 Ekim 2009 tarihinde de gerek binalarının bugünkü durumuyla, gerek eğitim anlayışıyla geçmişinden çok uzak olan bu yerleşkede 2. perdemizle çalışmalarımıza devam ettik. Biz oradaydık çünkü, inandığımız değerleri bugünkü sistemin içinde tam anlamıyla yaşayamamamızla yenik düşmek istemedik. Biz her şeyin bireyselliğe dönüştürüldüğü bu ortamda inandığımız değerlere sahip çıkarak hala daha paylaşımın, imecenin varlığının sürdürülebileceğini, köy enstitülerinin sorgulayıcı, çocukların önüne konulan şıkları özgürlük olarak görmeyen, asıl özgürlüğün çocuklara alternatif oluşturma olanağının sağlandığı, bilginin üretime dönüştürüldüğü, ezberi bozan bu eğitim anlayışını benimsediğimizi göstermek istedik. Her sabah saat 7.30da imece çağrısıyla uyandık, hep birlikte kahvaltımızı yaptıktan sonra öğlene kadar Hasanoğlan’ın bugünkü yüzünü geçmişine çevirmek için işimize “ot yolarak başladık”. Öğlenleri tıpkı enstitülerin cumartesi sohbetlerinde yaptıkları gibi günün değerlendirmesini yaptık, köy enstitüleriyle ilgili yorumlarımızı paylaştık birbirimizle. Öğleden sonralarımızı daha önceden gelen isteklere göre oluşturulan felsefe, edebiyat,halk bilimi, müzik, tiyatro, fotoğrafçılık, karikatür, ebru-seramik ve sinema işliklerinde kolaylaştırıcılarımızın yardımıyla paylaşarak, üreterek geçirdik. Müzik işliğinin meyvesi olarak ortaya çıkan grup imece’nin sazıyla, sözüyle eğlendik,halaylar çektik. Hasanoğlan çalışmamızın ilk iki  perdesinde bunlar oldu, umarız ki bundan sonraki perdelerde birlikte rol alırız…